[Makale-Baslik]

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararının Sonuçları


Sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda suçunun sabit olması, diğer bir deyişle mahkumiyet hükmü için gerekli koşullarının mevcut olması durumunda bir mahkumiyet hükmü kurulur. Kurulan mahkumiyet hükmünde ulaşılan sonuç ceza 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması gerekir. Sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, suç işlemesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın giderilmesi ve sanığın kurumun uygulanmasına açıkça karşı çıkmaması durumunda kurulan mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına kararı verilebilir.

Hükmünün açıklanmasının geri bırakılması kararı, içinde, açıklanması koşullu olarak geri bırakılan mahkumiyet hükmünü barındıran bir karardır. İçinde mahkumiyet hükmü barındırmayan bir hükmünün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez. Hükmünün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte yargılama sona ermemekte, koşullu olarak durmaktadır. Sanığa bu durumun sonucu olarak belli bir denetim süresi tanınmıştır. Bu süre içinde denetimli serbestlik tedbiri olarak adlandırılan belli yükümlüklerle de yüklenebilmektedir. Bu sürenin iyi halli olarak geçirilmesi durumunda mahkumiyet hükmünden, dolayısıyla cezadan kurtulması olanaklıdır. Aksi takdirde, geri bırakılan mahkumiyet hükmü açıklanır ve bu karar kesinleşmesiyle sanık hükümlü hale gelir.

Sanığın, hükmünün açıklanmasının geri bırakılması kararının sağladığı ödüllendirmeden yararlanabilmesi için belli koşulların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlar, sanığın olumlu veya olumsuz davranışlarıyla doğrudan ilişkilidir. Olumlu, iyi davranış sergileyen sanık hakkında, hükmün ortadan kaldırılarak davanın düşürülmesi, aksi takdirde hükmünün açıklanması yoluna gidilir.

Hükmünün açıklanmasının geri bırakılması kararının sonuçları üzerinde genel olarak sanığın iki tür davranışı etki eder. Bunlardan birincisi, sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işleyip işlememesi; ikincisi ise, denetimli serbestlik tedbiri uygulandığında yükümlülüklere uyup uymamasıdır. Mahkeme, bu iki hususa bakarak, davanın düşmesine veya geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verir.

Denetim dönemi içinde sanığa belirli bir süre denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak belli yükümlülük altında bulundurulmasına karar verilebilir. Böyle bir durumda sanığın yükümlülüklere uymaması, hükmünün açıklanmasının geri bırakılması kararının doğuracağı hukuki sonuç üzerine doğrudan etki eder. Yükümlülüklere uyulması halinde sanık iyi halli kabul edilir ve hükmün ortadan kaldırılarak davanın düşmesine, aksi takdirde mahkumiyet hükmünün açıklanmasına karar verilir.

Sonuç

5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde yer alan hükmünün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, cezanın kişiye uydurularak bireyselleştirilmesine olanak sağlayan, cezalar sistemini tamamlayan, denetim süresinin iyi halli geçirilmesi durumunda hükmün açıklanması yoluyla muhakemenin kaldığı yerden devamına olanak sağlayan, kişi için bir hak değil uygulanması hakimin takdirine dayanan, yer aldığı yasa, uygulanma biçimi ve muhakeme sürecini doğrudan sonlandırmayan yönleri itibariyle muhakeme hukuku kurumu niteliği olan, kamu davasının düşmesine yol açarak devletle birey arasındaki ceza ilişkisinin son bulmasına neden olması bakımından kendine özgü bir kurumdur.

Ceza yargılamalarında, mahkemeler tarafından sıklıkla kullanılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, ceza adalet sistemi içerisinde ilk günden bu yana fazlaca olumlu görüşler almıştır. Kurumun mahkum olacak çocuklar ve yetişkinler için belli suç tiplerinde söz konusu olması açısından ceza hukuk sistematiğince olumlu sonuçlar doğurması kaçınılmazdır. Mahkum olacak kişilerin ıslah edilmesi yolunu toplum içerisinde gerçekleştirmesi ve bu sürenin belli bir denetim süresine bağlanması ise kurumun dengeli bir yaklaşım ile düzenlendiğini göstermektedir. Yine denetim süresi içerisinde sanıkların, kanunda belirtilen şartlara uygun şekilde hareket etmemesinin sonucu olarak, mahkeme tarafından verilen mahkumiyet kararının devreye girecek olması ise sanığın denetim süresini iyi halli olarak gerçekleştirmesi yönünde bir ihtar olarak kabul edilmesi gerekir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunu, diğer bireyselleştirme kurumlardan ayıran temel fark ise sanık bakımından bir adli sicil kaydının oluşmasının önlenmesidir. Sanık, mahkeme tarafından almış olduğu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sonucunda, yetişkinler için 5 yıllık süre içerisinde açıklanmayan karar sicile işlemez fakat sanığın denetimlilik süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi söz konusu olması halinde sanık hakkında mahkeme tarafından hüküm açıklanır ve adli sicil kaydına işler. Kurumun bu yaklaşımıyla, yaşamında ilk defa suç işleyen kişilerin damgalanmadan ceza ve muhakeme sistemi dışına çıkartılması, yeniden suç işleme eğilimine girmelerini önleyici sonuç doğuracaktır.

Kurumun sanıklar tarafından uygulanması için zararın giderilmesi koşulu ise suçtan zarar gören kişiler içinde bir fırsattır. Şöyle ki, ceza yargılamalarına konu olan malvarlığına ilişkin suçları ele aldığımızda, suçtan zarar görenlerin açılmış bir ceza davasında zarar gördükleri ispatlansa dahi maddi açıdan herhangi bir kazanımı olmayacaktır. Bu nedenle bu kişilerin ayrıca sanıklar hakkında hukuk yargılamasına başvurması gerekecektir. Fakat sanık yargılandığı mahkeme nezdinde suçtan zarar görenlerin zararını karşılaması ile hem bu şahısların zararı hızlı bir şekilde giderilmiş olacak hem de sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı uygulanması hali söz konusu olabilecektir.

İyi bir ceza adaleti, yalnızca yasalar ile meydana gelmesi söz konusu olamaz. Uygulamada, yasaların nasıl ve ne şekilde uygulandığı da çok önemlidir. Özellikle ceza yargılamalarında, yargılamayı yürüten hakimler fazlaca takdir yetkisine sahiptir. Bakıldığında kanunda bir suç için verilecek cezanın alt ve üst sınırları belirlenmiş olup bu sınırlar doğrultusunda hakimlerin kararı verdiğini görmekteyiz. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, uygulanıp uygulanmayacağı açısından yine hakimlerin takdirine bırakılmış bir kurumdur. Yargılama sırasında sanık hakkında oluşacak kanaat yine hakim tarafından gözlemlendiği için kurumun uygulanması için belirleyici unsur olarak davayı yürüten mahkeme hakimi öne çıkmaktadır. Bu nedenle kurumun uygulanması açısından hakime fazlaca takdir yetkisi verilmesi yönünden eleştirilmesi söz konusu olsa da ceza yargılaması açısından sanıklar adına fazlaca yararlı bir kurumdur.

Uygulamada mahkemeler tarafından sıklıkla kullanılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, bu nedenle, ileriki yıllarda uygulanış açısından ceza üst sınırının arttırılması hususunda görüşlerin ortaya çıkmasına vesile olacaktır.

Uygulamada mahkemeler tarafından sıklıkla kullanılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, bu nedenle, ileriki yıllarda uygulanış açısından ceza üst sınırının arttırılması hususunda görüşlerin ortaya çıkmasına vesile olacaktır.

Bir önceki yazımızda hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartları konusunda ayrıltılı değerlendirmemizi inceleyebilirsiniz.

Av. Abdullah Fırat



Son Makaleler

Son Videolar

BİR SORUNUZ MU VAR?