Tasarrufun iptali davası, borçlunun alacaklıya karşı borcunu ödememek amacıyla ve kötü niyetli olarak, kendisine ait mallarını kaçırması durumunda gündeme gelecektir. İcra iflas Kanunun 277. maddesi ve devamında tasarrufun iptali davası ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Alacaklının açacağı bu dava ile borçlunun kaçırmış olduğu mal veya malların iptali sağlanmakta olup; borçlunun yapmış olduğu tasarrufların yani devir işlemlerinin iptali sağlanmaktadır.
Tasarrufun İptali Davasının Şartları
Tasarrufun iptali davasının açılması için bazı şartla gerekmektedir. Bu şartların sağlanmaması durumunda dava açılamayacak; açılmış olsa dahi reddedilecektir. Bu şartlardan bahsetmek gerekir ise:
- Alacaklı ve borçlu arasında gerçek bir borç ilişkisi olması gerekmektedir.
- Alacaklı tarafından borçluya icra takibi başlatılmalı ve icra takibinin kesinleşmiş olması gerekmektedir.
- Borçlu, borca konu işlem tarihinden sonra kendisine ait mal veya malları devretmiş olması gerekmektedir.
- Alacaklı tarafından borçluya karşı açmış olduğu icra takibinin sonucunda ‘’Aciz Vesikası’’ alması gerekmektedir. Aciz vesikası, icra müdürlüğü tarafından alınacak olup; aciz vesikası alınmadan da tasarrufun iptali davası açılabilecektir. Davanın devamı sırasında, alacaklının aciz vesikasını mahkemeye sunması durumunda eksiklik giderilecektir. Yani yukarıda yer alan ilk üç madde gerçekleşmeden dava açılamayacak olup; ilk üç madde gerçekleştikten sonra davanın açılabileceği ve aciz vesikasının dava açılmadan önce veya sonrasında yargılamayı yürüten mahkemeye sunulması gerekmektedir.
Tasarrufun iptali davası için örnek bir olay vermek gerekir ise: Alacaklı ile borçlu arasında 01.01.2021 düzenleme tarihli 500.000 TL bedelli bir senet düzenlenmiştir. İşbu senedin vade tarihi ise 01.06.2021 tarihidir. Borçlu senedin düzenlenme tarihinden sonra kendisine ait evini bir başkasına devrettiği görülmüş ve bu işlemi mal kaçırmak amacıyla yapmıştır. Vade tarihinde borçlu tarafından alacaklıya ödeme yapılmamış ve alacaklı icra takibi yoluna başvurmuştur. Açılan icra takibi kesinleşmiş ve alacaklı tarafından cebri icra yolu ile borç tahsili gerçekleştirilememiştir. Bu işlem sonucunda ise kendisine aciz vesikası verilmiştir. Alacaklı artık bu durumda tasarrufun iptali davası açması gerekecektir.
Tasarrufun İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Görevli mahkeme, Asliye hukuk mahkemesidir. Tarafların tacir olması durumunda dahi dava, Asliye hukuk mahkemesinde görülecektir. Davanın açılacağı yer ise davalı konumunda olan borçlu ve üçüncü kişinin yerleşim yeridir. Borçlu ile üçüncü kişi aynı yargı çevresinde oturmuyor ise ikisinin bulunduğu yerdeki mahkemeden birinde bu dava açılabilecektir. Örnek vermek gerekir ise, borçlu Bakırköy ilçesinde üçüncü kişi ise Kadıköy ilçesinde oturuyor. Alacaklı bu davayı, ister Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesinde isterse İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesinde açabilecektir.
Tasarrufun İptali Davasının Tarafları
Açılacak bu davada en az üç taraf bulunmaktadır. İcra takibine başvuran alacaklı ile icra takibinin borçlusu bu davanın tarafı olacaktır. Yine iptali istenen tasarrufa konu malı elinde bulunduran üçüncü kişide bu davanın tarafı olacaktır.
Tasarrufun İptali Davasında Hak Düşürücü Süre
Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu tarihten itibaren 5 yıl içerisinde bu dava açılmak zorundadır. Bu süre hak düşürücü süre niteliğindedir. Aynı zamanda kanunda; dava konusu tasarrufun, takip konusu alacağın doğumundan sonra olması koşuluyla 2 sene içerisinde, tasarrufun iptali davasının açılması gerekmektedir.
Tasarrufun İptali Davasında Mahkemenin Vereceği Kararın İcrası
Mahkeme tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmesi durumunda, davacı olan alacaklı, davaya konu olan mal üzerinde icra yolu ile hakkını alma yetkisini kazanacaktır. Davanın konusu olan şey eğer taşınmaz ise, taşınmazı elinde bulunduran üçüncü kişinin tapu iptali olmaksızın, icra müdürlüğü aracılığıyla taşınmazın haczine ve satışına karar verilecektir. Eğer davaya konu taşınmazı elinde bulunduran üçüncü kişi, dava konusu taşınmazı bir başkasına devretmiş ise; taşınmazın değeri oranında tazminata hükmedilebilecektir.